DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi alışık olmadığımız bir sanatçı tipinin romanı olduğu kadar, sanatçı aktöresinin ne olduğu hakkında da son derece önemli ipuçlarını barındıran bir çalışma. Murat Gülsoy bu kitabıyla hem unutulmuş birçok ressamı gündeme getiriyor hem de ülkemizde sanatla ilgilenmenin ağır bedellerine, sanatın özverilere dayalı üretim koşullarına dair panoramik bir resim çiziyor.”
“Kaç romanın içinde bir Serebral Palsi’linin ötekileştirilmesine tanık olabilirsiniz ki? Ya da saklanmaya, bastırılmaya çalışılan bir pedofil eğilimi hangi koşullarda bir aile apartmanı yapısı içinde konumlandırılır ve ara ara, başka bir olayın örgüsü ile meşgulken, yani tam kendini unutturduğu anda 'pat!' diye ortaya fırlayıp travmaları su yüzüne çıkartır?”
"Karamustafa’nın yerleştirmesi kriz ve olası şiddeti mekân, nesneler ve sesler üzerinden gösterirken, Nesli Türk odağına bedeni alıyor: bir patlama sonrası hali andıran, ‘kan revan’ içinde kalmış, tuvalden taşacakmış gibi duran ‘taşan’ ve ‘aşırı’ bedenler."
"Biz sadece kitabın içeriğini konuşmuyoruz. Kitabı konuştuğumuz dönem etkisi altında olduğumuz atmosferi de gündeme getiriyoruz. Bazen kadın-erkek ilişkileridir bu, kadınlar üzerindeki baskılar, cinayetler; kimi zaman pandemi olur, kimi zaman da dijital dünyanın yenilikleri olur; yapay zekânın birdenbire bizim karşımıza getirdiği yeni dünya olur..."
K24'te Eylül ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Distopyalar yazıldıkları dönemin baskın korkularını yansıtmıyor mu? Tarihin insan psikolojisinde derin yaralar bırakan nesi varsa… Öne çıkmış distopyaları kronolojik sırayla incelesek bir toplumsal travmalar tarihi görmez miyiz?"
Pandemi, mülteciler, Ukrayna savaşı, küresel iklim krizi, yolsuzluk, politik gerginlik, artan ırkçılık ve ayrımcılık, ekonomik kriz, distopyalar… Bütün bu gergin gündemi biraz olsun unutup rahatlamanızı sağlayacak, seyahatte ve tatilde yanınızda gezdirebileceğiniz, neşeli ve sürükleyici bazı kitaplardan küçük bir derleme...
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
Suzan Nana Tarablus’tan yine tarihsel belge niteliğinde bir kitap: Baba Bize Neden Dönme Diyorlar? Geçmişin suya yazıldığı memleketimizde, “Selanikli, Sabetaycı, Dönme” gibi farklı isimlerle anılan bir topluluğa resmî anlatının ötesinde, tanıklıklarla kulak veriyor Tarablus.
"Bu yazıda, bana ara sıra hadi bakalım diyerek kendilerini hatırlatan biri gölgede kalan, diğeri saklı duran, sonuncusu erken giden üç isme değineceğim. Amacım paylaşacağım metinlerin işe yaraması, üç kişinin unutulmaları müebbet’e dönüşmeden –her birinin– okuma, ulaşma mesafesine inmesidir."
Behçet Çelik, bu hafta 68. Sait Faik Hikâye Armağanını kazanan, Kâmil Erdem'in Yok Yolcu adlı öykü kitabını değerlendirdi: "Hayıflanmalı, yazıklanmalı bir ağıt değil bu; hayli kederli ve can yakıcı olmasına rağmen, odağında yitip gidenlerin artık ulaşılmaz uzaklarda kalmış olması değil, vaktiyle yaşanmış olduklarını, hem de tutkuyla, adanmışlıkla yaşanmış olduklarını hatırlama, hatırlatma arzusu var."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık